9 January, 2020, 2 PM-3 PM
Öğrenci Dekanlığı Mimarlık Kulübü tarafından düzenlenen söyleşiyle, öğrencilerimiz deprem konusundaki çalışmalarıyla bilinen Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy ile bir araya geldi.
Prof. Dr. Üşümezsoy, Hadımköy Yerleşkesinde gerçekleştirilen etkinlikte, ‘‘Silivri Depremi Sonrası Marmara Bölgesinde Deprem Riski, Göller Bölgesi Çevresinin Jeolojisi ve Depremin Etkileri’’ konulu söyleşi kapsamında, öğrencilerimize önemli bilgiler aktardı. "40 kilometrelik bir kanal depremi tetiklemez" Prof. Dr. Üşümezsoy, Kanal İstanbul projesinin depremi tetikleyeceği yönündeki söylemlerin doğru olmadığını belirterek, "Bir jeolog olarak verilere baktığım zaman 30-40 kilometrelik bir kanalın (Kanal İstanbul) herhangi bir depreme etkisi olmayacağını söylüyorum. Bu alan Beylikdüzü, Avcılar, Küçükçekmece'den daha sağlam kayalara sahip. Bu boyutuyla da baktığımız zaman depremi tetiklemez" dedi.
''Kanalın suyu kirletmesi olgusu gerçek değil''
Bölgenin sağlam bir zemine sahip olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Üşümezsoy, şöyle devam etti:
"Avcılar ve Küçükçekmece kıyıları heyelan ihtimali nedeniyle riskli. Kanal İstanbul'un yapılacağı ceylan kireçtaşı denilen killi kireçtaşı içinde çakıllı bölgeler var. Onlar içinde paleo-heyelanları var. Dolayısıyla bu bölgeye yapılacak gökdelenlerin yer alacağı şehri kurmadan önce mutlaka zemin etütlerini fayları göz önüne alarak yapmalıyız. Bu alan (Kanal İstanbul bölgesi) Beylikdüzü, Avcılar, Küçükçekmece'den daha sağlam kayalara sahip. Bu boyutuyla baktığımız zaman depremi tetiklemez. Jeolojik olarak bu alana binalar da yapılabilir. Kanalın suyu kirletmesi olgusu ise çok geçerli bir olay değil. Bunların içini de betonla kaplandığı zaman bir su sızıntısı söz konusu olamaz. Bu bölgenin zemini kıyılardan daha sağlam. Bugün 'deprem olacak buraya kanal kurmayalım' diyenler. Başlangıçta 'buraya bir milyon liralık şehir kurmamız lazım' kıyılar yıkılacak diyorlardı."
Üşümezsoy, Kanal İstanbul projesinde yeşil alan açısından endişeli olduğunu ifade etti.
Marmara Bölgesi'nde yapılan yeni çalışmalara da değinen Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, "Bu çalışmada Marmara Denizi'nin batı metresi ayrıntılı olarak ele geçirildi. Kumburgaz çukurundaki fay hattı doğuya doğru Yeşilköy'e kadar uzanıyordu. Yani Avcılar'ın karşısındaki sırt dediğimiz orta Marmara sırtı bir fayla kesiliyor şeklinde bir batımetri görüntüsü yorumlanıyordu. Ben bu duruma katılmıyordum. Son veriler kesinlikle Avcılar'ın ve Büyükçekmece'nin karşısında Marmara Denizi'ne ulaşan sırtın bir fayla kesilmediğini ortaya çıkardı. Bunun anlamı nedir dersek. Kumburgaz çukurundaki 35 kilometrelik fay Büyükçekmece açıklarında sonlanıyor. Bu batıya doğru ilerleyen (Silivri çukurundan, Tekirdağ, oradan da Saroz'a kadar ilerleyen) bir fay hattının nihai konumu Kumburgaz açıklarına kadar geliyor. Büyükçekmece'de ise sonlanıyor. Bu oradaki fayın 6.5 büyüklüğünde bir depreme neden olabileceğini gösteriyor. Buna Büyükçekmece'den Yeşilköy'e uzanan 40 kilometrelik bir fay daha eklerseniz yanlış bir yorumla bu 7.2'lik bir depreme denk gelir. Buna Adalar fayını da eklerseniz 130 kilometrelik bir fay 7.6'lık bir deprem olacak denir. Bu son çalışma Adalar'ın kuzeyinden geçen fay hattı Marmara Denizi'ne açılırken çalışmış ancak bugün aktif değil. Bu Yeşilköy'e kadar geliyor. Yeşilköy'den de Büyükçekmece'ye kadar uzanıyor. Bugün bahsettiğiniz Beylikdüzü sırtının deniz kıyısı içindeki devamı bir fayla kesilmiyor. Kumburgaz çukurundaki fay doğuya doğru uzamıyor" diye konuştu.
Prof. Dr. Üşenmezsoy, bundan sonraki yıllarda Silivri'den dolayı 6.5 şiddetinde bir depremin olma ihtimalinin yüzde 3 olduğunu belirtti.